Çocuğa Ceza Vermek
Ceza,
olumsuz bir davranışın yapılmasından sonra o davranışa bağlı olarak,
davranışa yönelik yaptırımın uygulanmasıdır (yani yemeğini yemedin parka
gitmeyeceksin cezası olmaz yemek başka park başkaJ).
Ceza istenmeyen davranışların ortadan kaldırmaya yönelik tedbirlerden
biridir (yemeği bitene dek masada tek başına oturmak bir cezadır, parka
gitmek ama parkta yemekte uzun kaldığı için parkta oynama süresinin
azalması büyük bir cezadır). Cezalandırma, davranışı değiştirmez, ancak
bastırabilir. Bu yönüyle ceza, yeni bir davranış öğrenmeyi değil,
istenmeyen olumsuz bir davranışı yapmamayı öğretmektedir. Ceza
hem suçu aşmamalı hem de uygulanabilir ve gerçekçi olmalıdır. Terlik
giymemek, yemekten önce elini yıkamamak, sofrada eğri oturmak, evin
içinde koşmak, cezalandırma nedeni olmamalıdır.
Davranışları sadece ceza ile yönlendirme sorun doğurur. Bu durum çocuklarda; korku, kin, nefret gibi duyguların oluşmasına sebebiyet verebilir. Hakaret gibi ceza uyarıcıları, çocuğun karakter gelişimini olumsuz yönde etkiler. Üstelik bu ceza yöntemine karşı çocuk, bir çeşit bağımlılık kazanacağından süreç itibariyle cezanın dozunun sürekli artırılması gerekecektir. Örneğin sürekli uyarılan ceza alan çocukta bir süre sonra bu sözlere karşı bir “sağırlık” başlayacak tamam cezamı çekerim bildiğimi de yaparım fikri gelişecektir.
İlk kural
davranış çığırından çıkmadan çocuğun durdurulmasıdır. Bu kesin bir dille
ve kararlılık belirten bir ses tonuyla yapılmalıdır. Soğukkanlı bir
tutumla daha iyi sonuç alınır. Aslında çocuklar neyin niçin yapılmaması
gerektiğini çok iyi bilirler. Uzun söylevler çekerek, çocuğa suçunun
sonuçlarını abartarak anlatmak etkisiz bir yoldur.
Ebeveynlerin çocuklarının hayatına kazandıracakları olumsuz
davranışları engellemek yerine olumlu davranışlar kazandırmak olmalıdır.
Ceza yönteminde oluşabilecek önemli sorunlardan bir diğeri de, algının
bozulmasıdır. Ceza yöntemi çocuk üzerinde etkili olduğunda, bu durum
zamanla ceza yöntemini uygulayan anne babalar için algı bozulmasına yol
açar. Ebeveyn, çocuklarının olumsuz davranış sergilemedikleri zaman bu
noktaya odaklanıp kalırlar. Yani sadece istenmeyen davranışların
engellenmesiyle, olması gereken güzel davranışların eksikliği, zamanla,
anne baba için önemli olmamaya başlar. Bazı durumlar da çocuk cezadan
kaçmak için yalana sığınabilir. Bu şekilde de çocuğun olumsuz bir
davranışı bastırılmaya çalışılırken, başka bir olumsuz davranış ortaya
çıkabilir. Sözgelimi, evdeki bir eşyaya zarar veren çocuğun
cezalandırılması, çocuğun cezadan kaçmak için yalan söylemesine yol
açabilir.
Ceza
konusunda tutarlı davranmak da önemlidir. Bir gün cezalandırdığınız
davranışı başka bir gün hoş görüyorsak cezanın eğitici değeri
düşer. Çocuktan isteklerimizi anında yerine getirmesi beklenmemelidir.
Örneğin bahçede oynayan çocuğu çağırır çağırmaz gelmedi diye
cezalandırmak yerine. On-onbeş dakika öncesinden seslenerek bir daha
seslendiğimde evde olacaksın (ya da saati varsa şu saatte evde
olacaksın). Çünkü çocuğun oyundan kopması zordur. Beş on dakika süre
tanınmalıdır. Ortalığı dağıtan bir çocuğa ‘Hemen şimdi odanı topla
diyorum sana’’ demek yerine “yemekten önce bunları toplamayı unutma”
diye kesin konuşmak daha etkili olacaktır.
Cezanın etkili olması için gereken şartlar:
· Denetlenen, cezayı yoksun bırakıcı, tehlikeli ve acı verici olarak algılamalıdır.
· İstenmeyen davranışın yok edilmesi için ceza yeteri kadar caydırıcı olmalıdır.
· Denetlenen cezadan kaçamamalı ya da gereksinimini karşılayabilmek için denetleyene bağımlı bir ilişki içinde olmalıdır.
· Ceza, kabul edilmeyen davranışın hemen ardından gelmelidir.
Ceza yaptırımı üç şekilde uygulanır:
1.
Ceza, istenmeyen olumsuz davranışlara karşı genel olarak iki şekilde
uygulanır. İlki, istenmeyen olumsuz davranış sert / itici bir yaklaşım
ile sonuçlandırılır. Dayak atmak gibi... Bu ceza, diğer yöntemler işe
yaramadığında en son çare olarak kullanılsa bile hiç uygun bir davranış
değildir. Model alarak öğrenen çocuk da diğerlerine (kardeş ya da
arkadaşlarına) vurmayı öğrenir. Çocuk önce ikaz edilir, eğer aynı
davranışı sürdürürse, ona önceden belirlenmiş bir odaya ya da odanın bir
köşesine gitmesi, orada bir süre (saat gösterilir), genellikle de bir
sandalyede sessiz bir biçimde beklemesi söylenir. Eğer oraya gitmemekte
direnirse, kucaklanarak oraya götürülür ve bir süre orada kalması
sağlanır. Bu cezanın neden verildiği birkaç cümle ile ona
anlatılmalıdır. Çocuğun bekletildiği oda ya da yer çocuk açısından
herhangi bir tehlike içermemelidir. Bekleme süresi, çocuğun yaşıyla aynı
olmalıdır. Mesela, 4 yaşındaki bir çocuk için 4 dakika gibi. Ceza
süresi uzun olursa, çocuk neden oraya konduğunu bir süre sonra
unutacaktır. Eğer çocuk, böyle bir cezayı protesto edip, duruma itiraz
ederse bekletilme süresi uzatılabilir. Bu durum iki hafta içinde çocuğa
uyum sağlamayı öğretecektir. Burada yapılan en büyük yanlış annelerin
çocuklarına kızdıktan bağırdıktan sonra onları aşırı şımartmaları,
vicdan azabı çekip çocuğa karşı aşırı izin verici davranmalarıdır. Ceza
süresi dolan çocukla neden orada olduğu konuşulmalıdır. Çocuk ilk etapta
o bana vurdu, sen bana böyle yaptın gibi cümleler kuracaktır. Bu
durumda çocuğa kendi yaptığı sorulmalıdır ve kendi davranışı
sorgulatılmalıdır. Örneğin: “ben, ….dan dolayı buradaydım” diyene dek
(orada olma nedenini itiraf edene dek) konuşmaya devam edilmelidir.
Ebeveynler “tamam o sana …. yapmış olabilir ama sen neden burasın bana
söyler misin?” şeklinde sorularla çocuğu yönlendirebilirler. Çocuktan
yine “ben” diliyle başlayan bir cümle kurarak köşeden kalkması istenir.
Örneğin, “arkadaşlarıma iyi davranacağım” ya da “vurmayacağım” doğru
cümleler değildir. Bu şekilde cevap veren çocuğa “peki arkadaşına iyi
davranıp ne yapacaksın” ya da “vurmayacaksın ne yapacaksın” soruları
yöneltilebilir. Çocuktan beklenen cevap “ben oyuncağı isteyeceğim,
sıramı bekleyeceğim vb.” kendi davranışına yönelik ifadeler olmalıdır.
Ebeveynler de en son “ben de sıranı bekleyeceğine inanıyorum” diyerek
çocuklara olumlu pekiştireç vermelidirler.
2.
İkinci yaptırım ise, ödülün kaldırılmasıdır. Bu durum çocuğun çok
severek yaptığı işlere kısıtlama getirilmesidir. Sokağa çıkma yasağı
gibi yaptırımlar bunun içindedir. Çocuklar, anne - babalarını
dinlememekte ısrar ediyorlarsa, kısıtlama yoluna gidilir. Ödülün ortadan
kaldırılması yöntemi uygulanırken bazı hususlara dikkat etmek gerekir.
Beslenme gibi çocuğun gerçekten ihtiyaç duyduğu şeylerde kısıtlamaya
gidilmemelidir. Bu yöntemin gerçekten etkili olması isteniyorsa, çocuğun
gerçekten yapmak için çok heves ettiği bir şey kısıtlanmalıdır. Ayrıca
ebeveyn, kısıtlanacağını belirttiği hususu gerçekleştirmelidir. Örneğin,
çocuğa davranışını düzeltmediği sürece çikolata yiyemeyeceği
söylenmişse, davranışını düzeltmediği ya da olumlu davranış göstermediği
sürece gerçekten çikolata alınmamalıdır.
3. yöntem,
çocuğa yaptığını düzelttirmek yoludur. Bilerek kırdığı bir arkadaşının
oyuncağını ya da bir camı çocuk harçlığından ödemelidir. Kardeşlerinin
ya da arkadaşlarının eşyalarına bilerek verdiği zararı da ödemelidir. Bu
yol, çocuğa davranışının sonucuna katlanması gerektiğini öğretir.
Sonuç
olarak; çocuk eğitiminde ceza yöntemine geçilmeden önce, eldeki tüm
imkânlar denenmelidir. Eğitim sürecinde, ceza yönteminin çocuğun
eğitimine ve psikolojisine katkı sağlamadığını fark etmek gerekir.
Yalnızca çok istisnai durumlarda ceza yöntemi olumlu sonuçlar
verecektir. Bu nedenle ceza yöntemi, bütün yollar denendikten sonra hala
devam eden olumsuz davranışların bastırılmasında son çare olarak
kullanılabilir.
Sevgiler,
Gülçin KARADENİZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.